«
  1. Anasayfa
  2. Sağlık
  3. Hastalıklarda Beslenme

Hastalıklarda Beslenme

Hastalıklarda Beslenme

Bu hafta köşemde biraz kapsamlı bir yolculuğa çıkıyoruz. Çünkü her zaman söylediğim gibi: “Beslenme tek tip bir reçete değildir.”

Hepimizin hikâyesi, genetik yapısı, yaşam tarzı, çevresi ve elbette hastalık geçmişi farklı. Dolayısıyla sağlıklı beslenme denince de tek bir kalıba sığmıyoruz.

Bu yazıda, önümüzdeki günlerde detaylı olarak ele alacağım tüm kronik hastalıkların beslenme ile ilişkisine genel bir giriş yapmak istiyorum. Tansiyon, diyabet, kolesterol, tiroid, PCOS, kanser ve daha fazlası… Hepsinde beslenme; tedavinin ayrılmaz, hatta çoğu zaman en güçlü parçası.

  1. Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)

Tansiyon deyince akla hemen “tuzu kıs” cümlesi geliyor, değil mi? Evet, doğru ama tek başına yeterli değil. Hipertansiyonda amaç, damar direncini azaltmak, kan akışını rahatlatmak ve kalbe yük bindirmemektir.

Tuzun azaltılması kadar potasyumdan zengin besinler (muz, avokado, patates, ıspanak), lifli gıdalar, düşük yağlı süt ürünleri ve bol su tüketimi de çok önemli.

DASH diyeti (Hipertansiyonu Durdurma Diyeti) bu konuda altın standart kabul ediliyor. Bu diyet; sebze, meyve, tam tahıl ve az yağlı protein kaynaklarını temel alıyor.

Unutmayın: sadece tuz değil, paketlenmiş gıdalar, salamura yiyecekler, fast-food ve hazır soslar da gizli sodyum kaynakları. Yani bazen “tuzu koymadım” demek yeterli olmuyor.

  1. Diyabet (Şeker Hastalığı)

Şeker hastalığında temel hedef, kan şekerini dengede tutmak. Ancak bunu yaparken keyifli bir beslenme düzeninden vazgeçmemek de mümkün.

İşlenmiş karbonhidratlar (beyaz ekmek, şekerli içecekler, tatlılar) kan şekerini hızla yükseltirken; tam tahıllar, baklagiller, sebzeler yavaş ve dengeli bir yükseliş sağlar.

Anahtar kelimeler: karbonhidrat sayımı, lif, düşük glisemik indeks, dengeli tabak.

Bir diğer önemli nokta da öğün düzenidir. Uzun süre aç kalmak, kan şekeri dengesini alt üst eder.

Birçok danışanım bana “Ben tatlıyı çok seviyorum, hiç mi yemeyeceğim?” diye sorar. Cevabım net: “Yiyeceksin ama zamanı, miktarı ve içeriği doğru olacak.” Çünkü yasaklamak değil, yönetmek önemlidir.

  1. Yüksek Kolesterol

Kolesterol yüksekliği, sessiz ama ciddi bir konudur. Damarların iç yüzeyinde yağ birikimi zamanla kalp ve damar hastalıklarının temelini atar.

Burada beslenmenin rolü çok belirgindir. Doymuş yağlar, trans yağlar ve fazla şeker kolesterolü artırırken, omega-3 yağ asitleri, lif ve bitkisel steroller düşürür.

Somon, ceviz, keten tohumu, zeytinyağı gibi gıdalar adeta kalp dostudur.

Ayrıca her gün bir elma veya bir avuç yulaf ezmesi, kolesterolü doğal yoldan dengelemeye yardımcı olabilir.

  1. Tiroid Hastalıkları

Tiroid, küçük bir bez ama etkisi büyük. Hormon üretimiyle metabolizmanın hızını belirler.

Hipotiroidide (tiroidin az çalışması) metabolizma yavaşlar, kişi kilo alır, halsizlik ve kabızlık yaşar. Bu durumda iyottan zengin (deniz ürünleri, iyotlu tuz), selenyum ve çinko içeren gıdalar destekleyicidir.

Hipertiroidide (tiroidin fazla çalışması) ise metabolizma hızlanır, kilo kaybı olur, çarpıntı ve terleme görülebilir. Bu durumda kafeinden uzak durmak, enerjiyi dengelemek önemlidir.

Ancak tiroid hastalıklarında özellikle ilaç-besin etkileşimleri çok önemlidir. Örneğin, levotiroksin ilaçları sütle veya kahveyle değil, aç karnına alınmalıdır.

  1. Polikistik Over Sendromu (PCOS)

PCOS, kadınlarda sık görülen hormonal bir bozukluktur. İnsülin direnciyle birlikte seyreder ve kilo kontrolünü zorlaştırır.

Burada hedef, kan şekerini stabilize etmek ve insülin duyarlılığını artırmaktır.

Rafine karbonhidratlardan uzak durmak, düzenli fiziksel aktivite, yüksek lifli gıdalar, yeterli protein tüketimi PCOS yönetiminde çok değerlidir.

Ayrıca D vitamini ve omega-3 yağ asitleri de hormonal dengeyi destekler.

PCOS’ta sık yapılan hata, “hızlı kilo verdiren” diyetlere yönelmektir. Oysa sürdürülebilir bir beslenme planı, hormonal sistemin en büyük destekçisidir.

  1. Kanser ve Beslenme

Kanser, beslenmenin hem önleyici hem de tedavi sürecinde destekleyici rolünün en çok hissedildiği hastalık grubudur.

Sebze, meyve, tam tahıl ve bitkisel proteinlerden zengin bir diyet, antioksidanlar sayesinde hücre hasarını azaltır.

Renkli beslenmek, burada önemli bir mottodur. Her renk, farklı bir koruyucu bileşen anlamına gelir:

  • Kırmızı: Likopen (domates, karpuz)
  • Yeşil: Klorofil, folat (ıspanak, brokoli)
  • Mor: Antosiyanin (yaban mersini, patlıcan)
  • Turuncu: Beta-karoten (havuç, balkabağı)

Ayrıca şekerli içecekler, işlenmiş et ürünleri, yüksek ısıda pişirme yöntemleri kanser riskini artırabilir.

Kanser tedavisi gören bireylerde ise iştah kaybı, tat değişiklikleri ve mide bulantısı gibi yan etkiler dikkate alınmalı; kişiye özel, yumuşak geçişli bir plan hazırlanmalıdır.

  1. Astım ve Alerjik Hastalıklar

Astımda beslenme, doğrudan tedavi edici olmasa da semptomları hafifletici rol oynar.

Antioksidan ve omega-3 bakımından zengin bir diyet, vücutta inflamasyonu azaltır.

Yani, balık, ceviz, keten tohumu, taze sebze ve meyveler astımlı bireylerin dostudur.

Tetikleyici olabilecek süt ürünleri, katkı maddeli gıdalar, aşırı tuz ve şekerli içecekler ise dikkatle sınırlandırılmalıdır.

Bazı kişilerde histamin içeriği yüksek olan domates, çikolata veya fermente gıdalar da semptomları kötüleştirebilir — bu nedenle kişisel gözlem önemlidir.

  1. Böbrek Hastalıkları

Böbrekler vücudun filtre sistemi gibidir. Bozulduklarında, özellikle protein, sodyum, potasyum ve fosfor dengesi çok hassas hale gelir.

Bu hastalarda amaç, böbreğin yükünü azaltmaktır.

Aşırı protein tüketimi, hazır çorbalar, salamura gıdalar ve kolalı içecekler uzak durulması gereken başlıca yiyeceklerdir.

Yine de “tuzsuz yaşanmaz” diyen danışanlarıma her zaman şunu söylerim: “Baharatlar da birer lezzet aracıdır.”

Kekik, nane, limon, sarımsak gibi doğal aromalarla yemeğe hem tat hem sağlık katabilirsiniz.

  1. Romatizma ve İltihaplı Hastalıklar

Romatizmal hastalıklar kronik inflamasyonla seyreder. Bu nedenle antiinflamatuar beslenme büyük önem taşır.

Yani omega-3, zeytinyağı, zerdeçal, yeşil çay gibi doğal bileşenler destekleyicidir.

Aşırı işlenmiş gıdalar, kızartmalar, şekerli ürünler ve alkol ise inflamasyonu artırır.

Birçok çalışmada Akdeniz tipi beslenme bu hastalıklar için önerilmektedir. Hem kalp hem eklem sağlığını destekler.

  1. Karaciğer Yağlanması

Karaciğer yağlanması artık sadece ileri yaşlarda değil, gençlerde de sık görülüyor.

Bunun en büyük sebebi; yüksek fruktozlu içecekler, fast food tüketimi ve hareketsizlik.

Beslenmede hedef, şekeri azaltmak, tam tahılları ve lifli sebzeleri artırmak, sağlıklı yağlara yönelmektir.

Ayrıca kilo kaybı, karaciğer yağını azaltmanın en etkili yoludur. Ancak bu, hızlı değil, yavaş ve sürdürülebilir olmalıdır.

  1. Sindirim Sistemi Hastalıkları

Gastrit, reflü, irritabl bağırsak sendromu gibi rahatsızlıklarda beslenme düzeni doğrudan belirleyicidir.

Yağlı, baharatlı, asitli ve kızartılmış yiyecekler mideyi zorlar.

Lif tüketimi, su içmek, probiyotiklerden (yoğurt, kefir, fermente gıdalar) faydalanmak sindirimi rahatlatır.

Her bireyin tolere edebildiği gıdalar farklı olduğundan, en önemli kural: vücudu dinlemek.

Sonuç: Her Hastalığın Diyeti Ayrı, Ama Temel Aynı

Gördüğünüz gibi, her hastalık için öneriler farklı ama özünde mesaj aynı:

Doğal beslen, işlenmişten uzak dur, çeşitliliği benimse, hareket et, su iç, dengede kal.

Bu hafta boyunca köşemde, her gün bir hastalık türünü daha detaylı ele alacağım.

Her yazıda hem pratik öneriler hem de bilimsel temeller yer alacak.

Çünkü beslenme sadece bir tedavi yöntemi değil, yaşam kalitemizi belirleyen bir denge sanatı.

Unutmayın; “diyet” kelimesi aslında “yaşam biçimi” anlamına gelir.

O yüzden önemli olan geçici listeler değil, sürdürülebilir alışkanlıklardır.

Dyt. Melina Ezgi Tosun

Kaynakça

  1. World Health Organization (WHO) – Nutrition and Noncommunicable Diseases Reports, 2023.
  2. American Heart Association – Dietary Guidelines for Hypertension and Hyperlipidemia, 2024.
  3. Diabetes Care Journal – Medical Nutrition Therapy in Type 2 Diabetes, 2023.
  4. Academy of Nutrition and Dietetics – Evidence-Based Nutrition Guidelines for PCOS, 2022.
  5. National Cancer Institute – Diet and Cancer Prevention Updates, 2024.
  6. Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism – Nutrition in Thyroid Disorders, 2023.
  7. British Journal of Nutrition – Dietary Interventions for Inflammatory Diseases, 2024.

Kaynak: Bihaber.TR köşe yazarı Melina Ezgi Tosun

Bir Cevap Yaz

Hbr TV Hakkında

Bir Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi *